Can" dostunuz var mı?
Kadın ya da erkek... Hiç farketmez.
Gerçek dostun cinsiyeti olmaz.
Paylaştığınız birileri var mi?
Var ise mesele yok.
Yok ise, gidin bulun hemen!
Sırlarınızı paylaştığınız.
Özlediğinizi çık yüreklilikle söylediğiniz.
Telefonda bile saatlerce konuştuğunuz, sıcacık biri...
"O" nu görmediğinizde yüreğinizin "pıt-pıt" attığını hissettiğiniz, bir dostunuz var mı?
Dert ortağı, sohbetlerinizi paylaştığınız, yalnızlığınızı anlattığınız, sevincinizi hisseden biri...
Yalnız kaldığınızı düşündüğünüzde, birilerine öfkelendiğinizde, sevdiklerinizi özlediğinizde, hayal
kurduğunuzda yanınızda o var mı?
Sizi hiç yalnız bırakmayan biri...
Arayan, soran,"Seni özlüyorum" diyen biri.
Böyle bir canlı ile her şeyi konuşabilir, paylaşabilirsiniz.
Yanıltmaz!
Anlayışla karsılar her şeyi...
Hataları, günahları-sevapları, her bir şeyi konuşabilirsiniz onunla...
Hiç yalnız kalmazsınız...
Böyle bir dost bulmak için fazla bir arayış içinde olmanıza gerek yoktur.
O kendiliğinden çıka gelir zaten.
(Elektrik olayı yani...)
Bir gün bir bakarsınız karşınızda...
Önce "Hadi lan! Kim bu" denir. Ardından, ısınmaya başlarsınız.
Sonrasında bir bakmışsınız sıcacık sohbetler, derin konular, sırlar, paylaşımlar...
Kimseye söyleyemediğinizi, en yakınınıza anlatamadığınızı, geçmişteki izleri, geleceğe dairlerinizi,sadece
ona anlatır olursunuz.
Bir dost bulun!
Ama gerçek olsun.
Aradığında işinizi değil, aşınızı soran...
Kötü gününüzde ev sahibi, iyi gününüzde kiracınız olsun.
Anlatsın, konuşsun, açık-seçik, korkmadan yaşasın.
Güvensin!
Cinsiyeti olmasın!
Bir kartal kadar haşin, bir maymun kadar şaklaban, bir ceylan kadar narin olsun.
Doğruları söylesin.
Gerçekci olsun.
Yanıltmasın, kandırmasın!
İçten, sevecen, sempatik, sevdaları, özlemleri anlayabilen biri olsun.
Anlasın!
Ağzıyla değil, gözleriyle konuşsun.
Yaşasın!
Doya-doya yaşasın doya-doya yaşatsın.
Beyninden değil, yüreğinden versin.
"Olsun varsın! Paylaşırım." desin.
Bir dostunuz olsun.
Sizi ve benliğinizdekileri paylaşsın...
Dost olsun!
AMA... GERÇEK BİR DOST
Mevlana ile bir öğrencisi , dostluğun ve arkadaşlığın konu edildiği bir sohbetten sonra yola koyulurlar. Yolda iki köpeğin yan yana, koyun koyuna uyumakta olduğunu görürler. Öğrencisi biraz önceki sohbetin de
etkisiyle hayret ifadesi taşıyan bir çehre ile hocasına " Efendim şu manzaraya bakın, ne hikmetli ve ibret alınacak bir dostluk örneği değil mi ? " der.
Büyük veli her kelimesi hikmet kokan sohbetin özetini yaparcasına "evlat aralarına bir kemik atıver de gör dostluklarını " diyerek ; kişisel çıkarların nice dostlukları yakıp kül ettiği bir dünyayı ne de güzel ifade edivermiş. Sevgimiz, samimiyetimiz ve arkadaşlığımız hiç bir karşılık veya beklentiye feda edilmeyecek kadar sağlamsa, hem de bir değer ifade ediyorsa işte gerçek dostluk budur.
Kadın ya da erkek... Hiç farketmez.
Gerçek dostun cinsiyeti olmaz.
Paylaştığınız birileri var mi?
Var ise mesele yok.
Yok ise, gidin bulun hemen!
Sırlarınızı paylaştığınız.
Özlediğinizi çık yüreklilikle söylediğiniz.
Telefonda bile saatlerce konuştuğunuz, sıcacık biri...
"O" nu görmediğinizde yüreğinizin "pıt-pıt" attığını hissettiğiniz, bir dostunuz var mı?
Dert ortağı, sohbetlerinizi paylaştığınız, yalnızlığınızı anlattığınız, sevincinizi hisseden biri...
Yalnız kaldığınızı düşündüğünüzde, birilerine öfkelendiğinizde, sevdiklerinizi özlediğinizde, hayal
kurduğunuzda yanınızda o var mı?
Sizi hiç yalnız bırakmayan biri...
Arayan, soran,"Seni özlüyorum" diyen biri.
Böyle bir canlı ile her şeyi konuşabilir, paylaşabilirsiniz.
Yanıltmaz!
Anlayışla karsılar her şeyi...
Hataları, günahları-sevapları, her bir şeyi konuşabilirsiniz onunla...
Hiç yalnız kalmazsınız...
Böyle bir dost bulmak için fazla bir arayış içinde olmanıza gerek yoktur.
O kendiliğinden çıka gelir zaten.
(Elektrik olayı yani...)
Bir gün bir bakarsınız karşınızda...
Önce "Hadi lan! Kim bu" denir. Ardından, ısınmaya başlarsınız.
Sonrasında bir bakmışsınız sıcacık sohbetler, derin konular, sırlar, paylaşımlar...
Kimseye söyleyemediğinizi, en yakınınıza anlatamadığınızı, geçmişteki izleri, geleceğe dairlerinizi,sadece
ona anlatır olursunuz.
Bir dost bulun!
Ama gerçek olsun.
Aradığında işinizi değil, aşınızı soran...
Kötü gününüzde ev sahibi, iyi gününüzde kiracınız olsun.
Anlatsın, konuşsun, açık-seçik, korkmadan yaşasın.
Güvensin!
Cinsiyeti olmasın!
Bir kartal kadar haşin, bir maymun kadar şaklaban, bir ceylan kadar narin olsun.
Doğruları söylesin.
Gerçekci olsun.
Yanıltmasın, kandırmasın!
İçten, sevecen, sempatik, sevdaları, özlemleri anlayabilen biri olsun.
Anlasın!
Ağzıyla değil, gözleriyle konuşsun.
Yaşasın!
Doya-doya yaşasın doya-doya yaşatsın.
Beyninden değil, yüreğinden versin.
"Olsun varsın! Paylaşırım." desin.
Bir dostunuz olsun.
Sizi ve benliğinizdekileri paylaşsın...
Dost olsun!
AMA... GERÇEK BİR DOST
Mevlana ile bir öğrencisi , dostluğun ve arkadaşlığın konu edildiği bir sohbetten sonra yola koyulurlar. Yolda iki köpeğin yan yana, koyun koyuna uyumakta olduğunu görürler. Öğrencisi biraz önceki sohbetin de
etkisiyle hayret ifadesi taşıyan bir çehre ile hocasına " Efendim şu manzaraya bakın, ne hikmetli ve ibret alınacak bir dostluk örneği değil mi ? " der.
Büyük veli her kelimesi hikmet kokan sohbetin özetini yaparcasına "evlat aralarına bir kemik atıver de gör dostluklarını " diyerek ; kişisel çıkarların nice dostlukları yakıp kül ettiği bir dünyayı ne de güzel ifade edivermiş. Sevgimiz, samimiyetimiz ve arkadaşlığımız hiç bir karşılık veya beklentiye feda edilmeyecek kadar sağlamsa, hem de bir değer ifade ediyorsa işte gerçek dostluk budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder